Gazeteci Pınar Öğünç, "Aksi Gibi"de Türkiye’nin ve 21. YY.'ın gerçeklerini, yazdığı 19 ayrı hikayede bir araya getiriyor.
Aksi Gibi / Pınar Öğünç / İletişim Yayınları
Yazdığı
köşe yazıları ve yaptığı söyleşilerle tanınan Pınar Öğünç’ten beklenen hamle
geldi: Bir öykü kitabı. İsmi de "Aksi Gibi". Kitap, hayatı
gerçeğinden ayırmadan ele alan bir dizi kurmaca. Öğünç öykülerinde gözlerimizi,
bakmayı akıl edemediğimiz yerlere çekmeyi başarıyor.
Gerçeğin
giderek daha çok kıymete bindiği, bilginin değerlendiği şu günlerde olanı
biteni olduğu gibi göz önüne seren herkes, bizim için birer kahraman. Pınar
Öğünç de köşesinde masal anlatmak yerine her şeyi gördüğü, duyduğu haliyle
aktarmayı tercih eden sayılı gazetecilerden.
Gerçekçilik
tutkusu
Pınar
Öğünç, daha önce inceleme ve araştırma kitapları yayımlamıştı. Hatta son kitabı
"Asker Doğmayanlar" oldukça dikkat çekiciydi. Öğünç, 14 vicdani
retçiyle yaptığı röportajları bir araya getirmiş, zorunlu askerliğin kararttığı
hayatları anlatmıştı. Gazetedeki kaleminin ucunu, iş edebiyata geldi diye hiç
yumuşatma gereği duymayan Öğünç, edebiyattaki üslubunun da gerçeklik
tutkusundan geçtiğini bu kitapta kanıtlıyor.
"Aksi
Gibi", toplumun çeşitli kesimlerinden, birbirinden farklı ama aynı
kaygıları olan onlarca insanın reddedemediği hayat formlarını, sancılarını,
bulunduğu halle paralel gitmeyen duygu durumlarını irdeliyor. Bunu yaparken
öyküsüne şahit olduğumuz her bir karakterin sokakta omzuna çarpabileceğimiz,
otobüse bindiğimizde ortaya ilerlemesini isteyeceğimiz, öğlen yemeğinde bir
mercimek çorbası sipariş edeceğimiz insanlar ya da sabah uyandığımızda yüzünü
yıkadığımız kişinin, yani bizzat kendimizin olabileceğini açıktan belli ediyor.
Her bir öykünün kurgusunda kapitalizmin, militarizmin, ırkçılığın,
cinsiyetçiliğin, baskının düğümünden çıkıyor yola.
Öğünç, bugün kendi
yaşamlarımızı düşünmeye kalkıştığımızda üzerinde hüküm sürdüğünü
reddedemeyeceğimiz her türlü toplumsal aksaklığı anlatıyor bir bir. Kendi
maaşıyla satın alamayacağı kıyafetleri satan görevliler, sevdiği adamın
kendisini neden reddettiğini anlayamayan sevdalı kadınlar, kendi içine kaçıp
saklanmak isteyen yorgunlar, görüştüğü çocuk saçının rengini merak edince ne
yapacağını şaşıran başörtülü kızlar, en yakın arkadaşının Kürt olduğunu
anladığında sinirlenen genç adamlar ve yerin dibindeki dairesinde tüm
apartmanın yükünü sırtlanmaktan bıkıp isyan eden kapıcılar... "Aksi
Gibi"nin 19 öykülük yaşantı çeşitlemesi, birimize mutlaka bir yerden isabet
ediyor. Bir başka ihtimalle de inatla göz yummayı tercih ettiğimiz köşelere
projeksiyon doğrultarak olan bitenle yüzleşmemizi sağlıyor. Pınar Öğünç,
"Hayat nasıl gidiyor?" diye sorduğunuzda ‘iyi’ dese de ardınızdan
birkaç dakika derin derin düşünen tüm insanların tek tek kapısını
çalıyor.
“Bir
ben değilmişim”
Mutlu
bir son arayanlar için burada iyi bir hikaye yok. Bunun da Pınar Öğünç’ün
kötümserliğiyle ilgisi yok. Öğünç de "Kabul edelim bu aralar pek mutlu
sona fırsat yok," diyor. Zaten hiçbir hikâyeyi de sona erdirmeye
uğraşmıyor, bırakıyor kendi akışına. Hayatın öngörülemezliğini ve o
kendiliğindenliğini düstur ediniyor.
2015’in
ilk kitaplarından biri "Aksi Gibi". Geride bıraktığımız korkunç yılla
beraber bir kat daha derinleşen, belki yüzleşmeyi başaramadığımız ya da
varlıklarını sorgusuzca kabullendiğimiz yaralarımızın birer aynası. Yine da
yalnız olmadığımızın senfonisini çalıyor Pınar Öğünç. Okudukça incecik bir
serinlik iniyor göğüsten aşağıya, “Bir ben değilmişim,” dedirtiyor. Belki de
yaralarımızdan birbirimize kaynadığımızı anlatmaya çalışıyor, kim bilir.
Milliyet Kitap / Ocak 2015 http://www.milliyetsanat.com/kitap/kitap-tanitimlari/-mutlu-sona-firsat-yok-/520