Düş
Parası / Marguerite Yourcenar / Metis Yayınları
Şimdi,
aile babası sıfatıyla, Oreste Marinunzi düzenin partisinden yanaydı; gerçek bir
büyük lideri, sözünü sakınmaya, yabancılara haddini bildiren, bir sonraki
savaşta ülkenin ağırlığını koymasını sağlayabilecek bir adamı gereğince
onurlandırmanın yolunu biliyordu. Büyük bir millet yaratmak için çocuk yapmak
lazımdı.”
Ne
kadar tanıdık bir tarif değil mi? Türkiye’nin son yıllarda giderek içinde
boğulduğu, yok olduğu o atmosferin tanıdık, şikayetsiz simalarından biri gibi
Oreste Marinunzi. Oysa aslında sadece bir Yourcenar karakteri. Bizlerle
yakınlığı, kendisinin bir diktatörya dönemi romanında karakter olmasıyla
ilintili.
‘Duçe’nin
yükselişi
Marguerite
Yourcenar’ın Türkçe’ye kazandırılan son kitabı ‘Düş Parası’, Roza Hakmen
çevirisi, Metis etiketi ve tasarımı Emine Bora’ya ait enfes bir kapakla
raflarda. Kurgusu naif, hikâyesi ağır bir kitap ‘Düş Parası’. İpuçlarını az
önce de verdiğim gibi, İtalya’nın karanlık yıllarında, yani Mussolini’nin
kendini ‘duçe’ ilan ettiği yıllarda geçiyor. Bu nedenle esasında kaçacak köşesi
kalmamış, aydınlanmayı unutmuş, çoğu karanlık ruhlara yakınlaştırıyor
merceğini. Umudun yok denecek kadar azaldığı yıllar.
‘Düş
Parası’, birbirinden farklı insanların öykülerini on liretlik bir para
marifetiyle birbirine bağlıyor. Roma’da elden ele dolaşan bu bozukluk
sayesinde, hayat kadınından tüccarına, ressamından çiçekçisine, aşığından
diktatörün ölümü için gözünü karartmışına birbirinden farklı birçok insanın
hayatına temas ediyor. O on liretlik parayla birlikte, karakterlerin ellerinde
dolaşırken, okur olarak biz de bu birbirinden farklı görünen kalabalığın
aslında aynı fanusun içine hapsolmuş, aynı çaresizlikten farklı yöntemlerle
sıyrılmaya çalışan bir güruh olduğunu kavrıyoruz. Nihayetinde de hepsinin
bir şekilde birbiriyle temas ediyor olması, insan olmanın, bir topluma ait
olmanın ve bunca ortak noktaya rağmen apayrı düşüncelerin esiri olmanın
tuhaflığına dair derin sorgulamaların kapısını aralıyor.
Kitabın
önsözünde Yourcenar, “Faşizmin on birinci yılındaki Roma’yla insanın serüveninin
ebediyen yaşandığı şehir tek bir bütün oluşturur” diyor. Yazarın anımsatmasıyla
iyice ortaya çıkan bu bütünlük, romanın temellerini sağlamlaştırıyor. Romanı,
bir karakter kataloğu olarak kalma olasılığından kurtararak tarihsel geçmişi ve
psikolojik çözümlemeleriyle güçlü, açık bir yapıt haline getiriyor. Belki de
aynı durum, Yourcenar’ın ‘Düş Parası’nı iki farklı zamanda ele alabilmesine de
izin veren şeydi.
Çeyrek
asır sonra
İlk kez
1934 yılında okuyucuyla buluşan ‘Düş Parası’, Yourcenar tarafından 1958-1959
yıllarında kimi paragraflar hiç ellenmeden, kimi noktalarda ise büyük
genişlemelere gidilerek yeniden yazılmış. Yourcenar’ın bu eylemi özellikle
‘düzenleme’ olarak değerlendirmemesinin bence haklı gerekçeleri var. Zira
karakter, mekân, kurgu ve dönem bazında hiçbir değişikliğe gidilmemiş olsa dahi
bazı bölümler yeniden yazılarak, kitabın tamamı yeniden kurgulanmış. Kitabın
eski ve yeni halinin aslında iç içe geçtiğini düşünen Yourcenar, bu iç içe
geçmişlik halini ve bence kendisini iki kez kitabın başına oturtan şeyi,
önsözde yer verdiği şu cümlelerle yeterince açıklıyor: “(...) ilk halinde
kitabın birbirinden ayrı, neredeyse uzlaşmaz iki temel unsuru olan düşle
gerçekliğin şimdiki basımda hayat denen bütünde birbirine karışmaları dikkatimi
özellikle çekiyor. Salt biçimsel hiçbir düzeltme yok. İnsan macerasının yirmi
beş yıl önce düşündüğümüzden daha da trajik, ama aynı zamanda çeyrek yüzyıl
önce tasvir ettiğimden daha karmaşık, daha zengin, bazen daha yalın ve bilhassa
daha garip olduğunu düşünmem, kuşkusuz bu kitabı yeniden yazmamın en önemli
nedeniydi.”
Marguerite
Yourcenar’ın küçük boyutuna rağmen bir zırh gibi iç içe geçmiş haliyle oldukça
güçlü olduğunu kabul etmemiz gereken bu metnini, Türkçe’de pürüzsüzce
okuyabilmemizin kahramanı ise, şüphesiz Roza Hakmen. Kuvveti ve güçlüğüyle nam
salmış metinlerin Türkçe’ye anlaşılabilir çevirilerle kazandırabilen, ismi
referans kabul edilen bir çevirmen Hakmen. Aynı zamanda, metnin yeni dile
kazanımıyla beraber, yazarına sadakatini yitirmeden, saten bir kumaş üzerinde
akarcasına okunabilir hale getirmeyi başaran bir kelime ustası. Aynı başarı,
Düş Parası’nın hiç yadırganmadan okunabilmesinde de kendini gösteriyor.
Agos Kirk / Ekim 2015 http://www.agos.com.tr/tr/yazi/13288/bir-dusun-pesinde-elden-ele