20 Nisan 2016 Çarşamba

Sonbaharı ikinci bahara dönüştürmek


Kent Haruf’un Editura etiketiyle Türkçe’ye kazandırılan son kitabı “Ruhların Sonbaharı” ilerlemiş yaşlarına rağmen yalnızlığa boyun eğmeyen iki insanın beraber yaşama çabasını anlatıyor.

“Günlerden bir gün, havanın henüz tam olarak kararmadığı bir mayıs akşamı Addie Moore, Louis Waters’ı aradı.”  Kent Haruf’un böylesine naif bir açılış cümlesiyle başlayan son kitabı Ruhların Sonbaharı, geç dönem bir aşk hikâyesi anlatıyor. Bilindik bir deyişle; bir “ikinci bahar” hikâyesi…
70’li yaşlarına yaklaşan bir kadın olan Addie Moore, eşini kaybedişinin ve çocuklarının evden ayrılışının ardından içine düştüğü yalnızlığı, yaşının getirdiği bir kabullenişle kucaklamayı reddediyor. Böylece Addie, iki blok ötesinde, kendisi gibi yalnız yaşayan komşusu Louis’i arayarak gecelerini onunla beraber geçirmek isteyip istemeyeceğini soruyor. Maalesef ki klasik bir kadın-erkek diyaloğu olarak, Louis ilk etapta bu teklifi cinsel bir çekim olarak algılıyor. Fakat Addie sadece geceleri oturup beraber sohbet etmekten ve sonrasında beraber uyumaktan söz ediyor. Başlarda nasıl olacağını öngöremeseler de denemekte zarar görmeyen ikili, çok geçmeden bir araya geliyor.
Yaşadıkları küçük kasabada hiçbir şeyin gözden kaçmayacağını ve her şeyin kısa sürede duyulacağını tahmin eden Louis, geceleri Addie’nin evine gizlice gitmeye çalışırken Addie buna izin vermiyor. Artık insanların ne düşüneceklerini hesaplamaya çalışmaktan yorulduğunu, bunu önemsemediğini ve zaten yanlış bir şey yapmadıklarını söyleyerek Louis’in eve arka kapıdan girmesine izin vermiyor. Haliyle Addie ve Louis’in bu beraber yaşama deneyi, kısa sürede kasabada duyuluyor ama yaşını başını almış ve hayatının önemli bir kısmını zaten insanların düşüncelerini hesaplamakla harcamış olan bu ikili, karşılaştıkları hiçbir tavrı umursamıyor.

“Bu ilişki nereye gidiyor?”

Bu buluşmalara dek aslında birbirini pek de tanımayan Addie ve Louis, geceleri buluşup ettikleri sohbetler sırasında birbirlerini keşfediyor ve yakından tanımaya çalışıyorlar. Bu keşif deneyimi, hem Addie için hem de Louis için yeni bir ilişkiye başlarken midede uçuşan heyecan kelebeklerini uyandırıyor. Addie ve Louis, kronik yalnızlıklarına bir çare bulmaya çalışırken aslında oldukça kıymetli bir beraberlik inşa ediyorlar. Peki, Addie ile Louis’in ilişkisi nereye gidiyor? Kadın-erkek ilişkilerinin bir başka çıkmazı olan bu soru, ikili beraber vakit geçirdikçe kendiliğinden yanıt buluyor ve belki de bir kadın-erkek ilişkisinin ideal siluetini çiziyor.

Addie ve Louis’in aralarına bir süre sonra Addie’nin 5 yaşındaki torunu Jamie katılıyor. Annesiyle babasının şiddetli ilişkisi sebebiyle oldukça ürkek ve güvensiz bir çocuk olan Jamie adeta, Addie ve Louis’in birbirlerine duydukları şefkatten nasibini alıyor. Korkuyla uyandığı gecelerde bu iki yaşlı insanın arasında uykuya dalıyor, onlarla beraber kamp yapıyor ve softball oynamayı öğreniyor. Louis, Jamie’nin yalnızlığına bir çözüm bulabilmek adına ona bir de Bonny adında bir arkadaş hediye ediyor. Jamie, Addie ve Louis ile beraber geçirdiği yazın sonunda açıkça rehabilite edilmiş bir vaziyette ailesinin yanına dönüyor. Fakat bu dönüş hem Addie hem de Jamie için oldukça sancılı oluyor.

Bu süreçte Addie ve Louis’in çocukları da ilişkilerini öğreniyor ve tam da tahmin ettiğimiz gibi hiç hoş karşılamıyorlar. Louis’in kızı, bu ilişkiye dair aşağılayıcı fikirlerini sıralayıp arkasını dönmekle yetinirken Addie’nin oğlunun tavrı çok daha acımasızca oluyor. Öyle ki hayatlarının sonbaharını yalnızlıktan uzak, mutlulukla geçirebileceklerini keşfeden bu ikilinin ilişkileri olmayacak bir çıkmazda saplanıp kalıyor. Tam her şeyin sonuna geldiklerini düşündükleri noktada Addie ve Louis, başa çıkmaları gereken ağır duygularla yüzleşiyorlar. Ama bu iki yaşlı insan, beraberliklerinin verdiği kuvvetle artık hiçbir zorlukla tek başlarına mücadele etmeleri gerekmediğini öğreniyorlar. Beraber arkadaşlarını toprağa veren, hastalıklarla mücadele eden ikili bu kopuşun da üstesinden gelmeyi başarıyor.


Kent Haruf’un Amazon’un 2015 yılı En İyi Kitap Seçkisi’ne girmeyi başarmış kitabı “Ruhların Sonbaharı”, Altın Kitap’ın alt kuruluşlarından biri olan Editura etiketiyle Türkçe’ye kazandırılmış. Ufak tefek editöryal hatalar dışında kitap, dilin yalınlığını aktarabilen bir çeviriyle okunuyor. Kent Haruf’un kendi ikili ilişkilerimize bir kez daha dönüp bakma ihtiyacı uyandıran bu kitabı aynı zamanda önyargılarımız ve dedikodu sevdamız yüzünden bizim de utanç duymamız gereken birçok hissiyata evsahipliği yaptığımızı anımsatıyor. “Ruhların Sonbaharı”, hayatın hiçbir şeye geç kalmadığını ispat eden, okuyucusunun yüzünde tebessüm bırakmayı başarabilen sıcak bir roman. 

Milliyet Kitap, Nisan