Gazeteci ve televizyoncu Can Kozanoğlu, meslekten el etek çektikten
sonra geride bıraktığı yılları anlatıyor. ‘Yalan Yıllar’, Kozanoğlu’nun mesleki
yaşantısının yanı sıra Türkiye’nin yakın geçmişinin ve basın camiasının
röntgenini çekiyor.
Yalan
Yıllar / Can Kozanoğlu / Can Yayınları
Sanırım
ilk defa bir yazıya, henüz başlamadan başlık atabildim. Ne anlatacağım kafamda
çok net çünkü. Ucundan kıyısından görüp, siluetinden dahi korktuğum bir
‘mahalle’nin hikâyesini anlatacağım sizlere. Ya da Can Kozanoğlu’nun meslek
yaşantısını ibretle aktaracağım. Her neyse...
Ciddi
bir özeleştiri…
Yılların
gazetecisi, yakın dönemin televizyoncusu Can Kozanoğlu’nun, çocukluk ve ilk
gençlik yıllarını anlattığı ‘Acemi Eğitimi’nden sonra meslek hayatını anlattığı
kitabı ‘Yalan Yıllar’ Can Yayınları’ndan çıktı. ‘Yalan Yıllar’, Türkiye’de
basının geldiği noktanın ve geçirdiği dönüşümün de bir panoraması. Bunun yanı
sıra inanılmaz eğlenceli bir anlatı, ibretlik hikâyeler külliyatı ve ciddi bir
özeleştiri eseri.
‘Yalan
Yıllar’da okurunu, ‘Acemi Eğitimi’nde bıraktığı yerde karşılayan Kozanoğlu,
hızlıca ilkokulu ve liseyi bitirdiği yılları anlatıp üniversite yıllarına
geçiyor. Üniversite yılları, aynı zamanda Can Kozanoğlu’nun mesleğe başladığı
yıllar. Hayat dergisiyle başlayan macera neredeyse en başından Kozanoğlu’nun
mesleki kaderini çiziyor. Yarım kalan çeviri hikâye dizisini kafasına göre
tamamlamaya karar vermesi, Kozanoğlu’ndaki büyük cevheri de açığa çıkartıyor.
Bu yeteneği, zaman içinde ona iyi kötü birçok kapı aralayacak olmakla birlikte
yeni yeni kabarmaya başlayan roman yazma iştahını da körüklüyor. Kozanoğlu’nun
kendiyle kavgası da tam olarak bu noktada başlıyor.
Dibe
batmaya başladığımız yıllar
Gazetecilik
yıllarının başları 12 Eylül darbesine ve Süleyman Demirel’in yasaklı siyasetçi
konumundan tekrar siyasi arenaya dönmesine denk gelince Can Kozanoğlu,
Türkiye’nin acımasız gerçeklerine de ister istemez şahit olmaya başlıyor. Bu
noktada kişisel ve mesleki anlamda vicdani sorgulamaları devreye girse de o bir
şekilde yola devam etmeyi başarabiliyor. Yıllar boyunca siyasi gerilimlerin,
ekonomik çıkmazların yanı sıra ‘medya insanı’nın ruhsal çalkantılarına da
yakından tanık olan Kozanoğlu, aynı zamanda birçok mesleki düşüşe, tükenenlere
ve tabii ki tüketilenlere temas ediyor. Sancılı 1980’lerin bitişiyle en azından
medya adına renkli geçen 1990’lara gelindiğinde ise sirkülasyon biraz daha
azalıyor fakat bu kez mesleki sorgulamalar devreye girmeye başlıyor.
2000’li
yılların farkı
Yaşanan
hüsranlar, başa alınan belalar, delirmenin eşiğine gelmeler ve yine
bitirilemeyen romanlarla birlikte takvimler 2000’li yıllara geldiğinde tüm
medyayı ve Can Kozanoğlu’nu yeni bir iktidar ve yepyeni bir medya düzeni
karşılıyor. Biraz nefes almaya başladığımızı düşünürken tamamen dibe batmaya
başladığımız yıllar... Can Kozanoğlu içinse sorgulamaların çıkmazlara
saplanmaya başladığı, roman sevdasının bitmeye yüz tuttuğu, tamamen televizyona
geçtiği ve vazgeçmeye başladığı yıllar.
Biyografiden
ötesi
Kozanoğlu
kişisel geçmişini anlatırken bir ülkenin absürd geçmişine ve bir mesleğin akıl
almaz hastalıklarına ciddi anlamda ışık tutuyor. Bu sırada tüm sorgulamalarını
ve çıkarımlarını olduğu gibi aktardığı için de ‘Yalan Yıllar’ basit bir
biyografi olmaktan uzaklaşıyor. Tabii ömrünün 30 yılını medyaya vermiş birinin
anlatıları olarak bakıldığında da nitelikli bir mesleki anlatım kitabı ortaya
çıkıyor. Benim, yazının en başında ‘silüetinden dahi korktuğum mahalle’
dememdeki sebep de bu.
Boşa
geçmeyen zaman
İletişim
Fakültesi’nde geçen 4 yılımın ve bir o kadar da sektörde geçen kısacık
zamanımın ardından medyanın haline ayrı, camiadaki çalışanlara ayrı hayret
ederek kaçacak delik aramıştım. Uzak bir tarih de değil, bu yılın başlangıcı
ile beraber yapmak için kendimi paraladığım gazeteciliği bırakıp daha yumuşak
bir işe iniş yaptım. ‘Yalan Yıllar’ bu yüzden sektörde yaşam mücadelesi
verenler için bambaşka anlamlar içeren bir kitap olabilir. Gelgelelim, ben
cesaret edemeyenlerdim. Can Kozanoğlu’nun kitabını cesaret etmiş ve her şeye
rağmen sürdürmüş birinin eseri olarak okudum. Kozanoğlu her ne kadar adına
‘Yalan Yıllar’ dese de kitabı hiç boşa geçmemiş yılların anlatısı ve bir türlü
bitmek bilmeyen hain romanlardan alınmış intikamların devamı.
Agos Kirk / Mayıs 2015 http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11773/kozanoglundan-medya-masallari
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder