Joan Aiken’in masal dünyasına yeni üyeler kazandırdığı
kitabı Uyurgezer Ayı, Tudem Yayınları’ndan çıktı. Denizler tanrısı Poseidon’dan
Âdem’le Havva’ya kadar fantastik dünyanın dokunulmaz sayılan kahramanları bile
bu kitapta birer masal karakterine dönüşüyor.
Uyurgezer Ayı / Joan Aiken / Resimleyen: Quentin Blake / Tudem Yayınları
Yeni bir masal okumayalı ne kadar uzun zaman olmuş.
Senelerdir hep ezberimizden tekrar ettiğimiz masalların lezzeti bir yana, aynı
etkiyi yaratabilecek kuvvette yeni masallar dinlemenin keyfi bambaşka. Tudem
Yayınları’ndan çıkan Uyurgezer Ayı, işte tam da bu
ihtiyacı karşılıyor.
Çocuklar kadar büyükler nezdinde de etkileyici
hikâyelerin annesi sayılan Joan Aiken’in kaleminden çıkan kitabın resimleri,
aynı zamanda yazarın kıymetli ahbaplarından biri olan bir başka ustaya, Quentin
Blake’e ait. Birçok projede beraber yer alan ve çocuk edebiyatına sağladıkları
büyük katkılardan dolayı Britanya Üstün Hizmet Madalyası’na layık görülen bu
ikili, Uyurgezer Ayı’da da muazzam bir iş
çıkartmışlar.
Sisli Dağların İçinden, Göz Kamaştıran Gölgeler,
Melusina, Bir Sepet Su, Meyankökü Ağacı, Öfkeli Tepe, Uyurgezer Ayı ve Yakala Dünyayı adında 8 masaldan oluşan kitap,
zamansız ve mekânsız, sırtını bilgeliğe dayamış öykülere ev sahipliği yapıyor.
Aiken’in masallarında kimler yok ki? Denizler tanrısı Poseidon’dan Âdem’le
Havva’ya kadar fantastik dünyanın dokunulmaz sayılan kahramanları bile bu
kitapta birer masal karakterine dönüşüyor. Aiken böylece, bir noktada tabulara
da kafa tutuyor. Yine de kitabın düpedüz muhalif bir tavrı olduğunu söylenemez.
Aiken, hiç böyle bir kaygı gütmeden, sakince masallarını anlatıyor. Sadece
arada bilinen gerçekleri tersine çeviriyor, bazen de birazcık kafamızı
karıştırıp eğleniyor, o kadar.
PEMBE
YILANLAR, FUTBOL TOPUNDAN VAR OLAN DÜNYALAR...
Peki, neler var bu masallarda? Bir oda dolusu düğüm
çözüp ölen karısına kavuşan bir kraldan gökyüzünde futbol oynayıp bir toptan
dünyayı var eden bir azize, kendine ait olmayan bir ağacı kestiği için
dokunduğu her şeyi tahtaya dönüştürmekle lanetlenen değirmenciye; eşinden
ayrılan denizler kralından yanlışlıkla pembe bir yılana dönüştürülen genç kıza,
yaptıkları müzikle dünyayı canavarlardan kurtaran çocuklara kadar oldukça
renkli ve düşündürücü bir karakter seçkisi var Uyurgezer
Ayı’nın.
Aiken’in
masallarının en önemli özelliği, masallarda alıştığımız üslubun aksine didaktik
bir anlatımdan uzak durması, okuyanı daha derin düşünmeye davet etmesi ve
çektiği sıkıntıda da kurduğu hayalde de yalnız olmadığını hissettirmesi. Bu
anlamda en etkileyici masallardan biri, bir denizci ile denizler tanrısı
Poseidon’un aşkını anlatan Bir Sepet Su masalı. Neredeyse yıldırım aşkıyla
birbirine vurulan ve kısa sürede evlenip denizler altında yaşamaya başlayan
Poseidon ile Josslyn’in aşkı çok geçmeden iki erkek çocukla taçlanır. Gel zaman
git zaman Josslyn, denizaltı yaşamının kendisi için ne kadar zorlu olduğunu
fark eder ve büyük aşkı ile yollarını ayırma kararı alırlar. Bu ayrılık, tüm
aile bireyleri tarafından olağan karşılanır ve Josslyn gemisinde, Poseidon
denizinde, çocuklar ise karada büyük annelerinin yanında hayatlarına devam
ederler. Küçük yaşta annesi ve babası boşanmış bir çocuk olarak, bu ayrılığı
kabullenmenin ne denli zor olduğunu bilirim. Geçen yıllar, aile yapılarında bu
gibi kopmaları bir nebze daha normalleştirse de çocukların zihin yapısının değişmediğini,
benzer zorlukları hâlâ yaşadıklarını tahmin ediyorum. Bir çocuk için en
iyileştirici duygu ise yalnız olmadığını hissetmek. Bu masalın bu kadar gözüme
girmesinin sebebi de bu olsa gerek. Koskoca denizler tanrısının bile aile
bağları yıpranabiliyor ve herkes hayatına öylece devam edebiliyor. Aiken, bize
masallar ülkesinden ılık bir rüzgâr gönderip “yalnız değilsin” diye fısıldıyor
ve yüzümüze incecik bir gülümseme çiziyor.
İyi Kitap / Ocak 2016 http://www.iyikitap.net/post.php?id=1646
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder