Felaket Henry serisinin yazarı Francesca Simon, yeni kitapları Bizim Çete ve Boncuk’ta insanlarla hayvanlar arasına örülmeye çalışılan duvarları yerle bir ediyor.
Evimizi, sokağımızı ya da mahallemizi paylaştığımız hayvanların tamamen bizim dışımızda ve kendi aralarında bir dünyaları olduğunu fark etmek, onlarla yaşamayı daha anlamlı ve heyecanlı kılmıyor mu? Peki, biz onları geride bırakıp işe ya da okula gittiğimizde onların neler yaptığını hiç düşünüyor musunuz?Felaket Henry serisi ve Anne Baba Dükkânı gibi çok beğenilen kitapların yazarı Francesca Simon, bizlere tam da bu, dâhil olamadığımız için hayıflandığımız dünyanın kapısını aralıyor. “Buffin Sokağı Maceraları” olarak anmakta bir beis görmediğim serinin yayımlanan ilk iki kitabı Bizim Çete ve Boncuk’a Emily Bolam, çizgileriyle hayat veriyor.
Buffin Sokağı, bir papağan, dört köpek, altı kedi, iki fare, bir sıçan ve bir tavşan ailesi gibi kalabalık bir nüfusa ev sahipliği yapıyor. Akışta bir öncelik telaşı yok fakat kitapları yayımlanma sırasıyla ele alacak olursak, evvela Bizim Çete’den bahsetmek gerek. Kitap, ekibin çığırtkanı sayılan papağan Do-Re-Mi’nin sokağa yeni birinin, Ballı’nın geldiğini duyurmasıyla başlıyor. Ballı, sokak sakinleriyle tek tek tanışırken, biz de kitabın başında sadece isimlerini öğrenebildiğimiz tüm karakterlerin kişisel özelliklerine ve yaşadıkları yerlere dair fikir sahibi oluyoruz.
Francesca Simon, bizlere, hayatımızı paylaştığımız hayvanların apayrı bir dünyaya sahip olduğunu tasvir ettiği bu seriyi, neredeyse bir sosyal yaşam örneklemi olarak tasarlamış. Öyle ki bir arada yaşayan bu kalabalık popülasyonun her bir elemanı, hem bireysel hem de ekonomik farklılıklarıyla dikkat çekiyor. Bu detayın en rahat anlaşıldığı kitap ise Boncuk. Buffin Sokağındaki varlıklı evlerden birinin kedisi olan Boncuk, her gün kendisine verilen mükemmel mamalardan bıkıp farklı tatların peşine düşüyor. Bu yolculukta Boncuk, aynı sokakta yaşamalarına rağmen farklı standartlarda hayat süren arkadaşlarının yemeklerini tek tek tadıyor ve daha önce tanışmadığı lezzetler keşfediyor.
Simon’ın kitapların sonuna eklediği sorular ise kronik bir okur hastalığı olan unutkanlık meselesini kökten çözmeye bire bir. Öykünün detaylarını hatırlamanız için sizi zorlayan bu sorular, minik okurları daha dikkatli birer okur yapma yolunda erken ve yerinde bir müdahalede bulunuyor.
Francesca Simon, Bizim Çete ve Boncuk’ta insanlarla hayvanlar arasına örülmeye çalışılan duvarları yerle bir etmekle kalmıyor, çocuklarımıza hem hayvanlara hem de insanlara yaklaşırken ihtiyaçları olacak tüm bilgileri ve duyguları minicik bir hap gibi yutturuyor.
İyi Kitap / Mart 2016 http://www.iyikitap.net/index.php/2016/03/03/biz-evde-yokken-neler-oluyor/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder