1 Haziran 2015 Pazartesi

Bir yaşam biçimi olarak “ekşimek”

2012 yılı Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü'nü alan Finn-Ole Heinrich'in kaleme aldığı Ekşilina’nın Hayret Verici Maceraları − Yıkık Dökük Krallığım, hayatı beklenmedik bir şekilde değişince her şeyi eski hâline çevirmeye çalışan Ekşilina’nın maceralarını anlatıyor.

Ekşilina’nın Hayret Verici Maceraları Yıkık Dökük Krallığım / Finn-Ole Heinrich /
Resimleyen: Rán Flygenring / Tudem Yayınları

İnsan, bağlanan bir hayvandır. Evine, işine, eşyalarına, diğer insanlara, duygularına, yemeğe, kitaba… Bulduğu her şeye bağlanır. Kendi isteği dışında bağlarını gevşetmesi ya da kopartması gerektiğinde de ortalığı birbirine katar. Bu, bizim düşünebilir olmamızdan kaynaklanan bir defo mudur bilinmez ama çoğumuzun değişiklikleri ve sürprizleri sevmeyişinin gerekçesi olduğu açık.
Ekşilina’nın Hayret Verici Maceraları–Yıkık Dökük Krallığım’da tanıştığımız kahramanımız Ekşilina da değişikliklere pek açık değil. Kendi başına “sanat eserleri erkenden ifşa olmuş sanatçı”sı, ünlü jimnastikçisi, tek patronu, tek bahçıvanı, tek sirk yöneticisi ve hatta prensesi olduğu Ekşimistan’dan beklenmedik bir şekilde kopunca, ortalığı birbirine katma konusunda o da elinden geleni yapıyor. Bir anda, içinde her şeyin (dünyanın en uzun kahvaltı sofrası, dört odası, çilekler büyütülen bir balkonu, boy çentikleriyle dolu kapı kasaları, seksen dört tane saksı bitkisi ve daha niceleri) olduğu evinden annesiyle birlikte ayrılıp her tarafı “anlamsız” tutamaçlar ve rampalarla dolu, küçük ve “plastik” bir eve taşınmak zorunda kalıyor. Zaten krallığı da bu aşamada “yıkık dökük” sıfatını kazanmaya başlıyor. Bu noktada Ekşilina’nın adının da neden “Ekşilina” olduğunu sizlere açıklamak isterim. Çünkü “ekşimek”, Ekşilina için bir yaşam biçimi. Duruma kendi sözleriyle açıklık getirmemiz gerekirse şöyle de diyebiliriz: “Ekşimiklik yalnızca surat asmak, mızıkçılık etmek değildir, ekşimiklik yaşama karşı bir tutumdur.  
AİLE PARÇALANINCA... 
Annesiyle beraber başladığı yeni hayatına adapte olmakta direnen Ekşilina, yaşamındaki bu radikal değişikliğin tek sorumlusunu babası ilan ediyor ve başına gelen tüm aksiliklerden onu sorumlu tutuyor. Bu noktada, aile dağılma aşamasına geldiğinde, çocukla ebeveyn arasında yaşananların klasik bir örneğine tanık oluyoruz. Ebeveynler kaldıkları yerden devam etmeye çalışırken, çocuk olduğu yerde direniyor ve yeniliklerle savaşıyor. Tabii bu sırada mutlaka, olan bitenin sorumluluğunu yükleyebileceği bir de günah keçisi buluyor. Aslında Ekşilina’nın da tüm bunları yaşarken içinde kopan fırtınayı, kitabın daha ilk cümlesinden anlamak mümkün: “Bir zamanlar her şeyimiz vardı...
Ekşilina yeni “plastik” eve alışmayı reddeder ve Ekşimistan’a dönmenin planlarını yaparken hayatına Paul giriyor. Gülümsediği zaman yüzünde güneşler açan Paul, Ekşilina’nın ekşiliklerine rağmen yanında kalmayı, hatta hayatına sızmayı başarıyor. Ekşilina da başta ekşimiklik yapmakla birlikte, Paul’ün varlığına fazla direnç gösteremiyor. Zira o sırada yaşananların, tahmin ettiğinin çok ötesinde olduğunu fark ediyor. Annesi, babasıyla beraber yaşadıkları evden neden ayrıldıklarını, bu küçük ve “plastik” eve taşınmalarının asıl gerekçelerini açıkladığında Ekşilina’nın da duruma yaklaşımı değişiyor. Bu sırada Ekşilina, Paul’ü daha iyi tanıdıkça, onun da hayatında çıkmazlar olduğunu keşfediyor. Fakat Paul’ün hayat karşısında o kadar bilgece bir duruşu var ki Ekşilina onun her şeyi kabullenişindeki sırrı çözmeye çalışırken zaman zaman kendi sıkıntısını unutuyor. Bu arada kendi geçmişine dair anlattığı akıl almaz hikâyelerle de Paul’e sıkıntılarını unutturuyor. Kitap, Ekşilina’nın maceralarını daha anlaşılır kılmak için araya serpiştirilen minicik oyunlar ve tariflerle oldukça dinamik bir form kazanmış.
Finn-Ole Heinrich’in sözcükleriyle can verdiği, Rán Flygenring’in ise çizimleriyle renklenen kitap, hayatın sert virajlarıyla biraz erken yüzleşmek zorunda kalan çocuklara yoldaşlık edebilecek, sıcak, eğlenceli ve zaman zaman hüzünlü bir hikâye anlatıyor.
İyi Kitap / Haziran 2015 http://www.iyikitap.net/post.php?id=1513

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder