1 Kasım 2015 Pazar

Hayallerimiz bir gün gerçeğe döner mi?

Mehmet Atilla, “Parktaki Gergedanlar”da, hayalle gerçeğin iç içe geçtiği, sıcak bir hikâye anlatıyor. Kitap, yarım kalan onca hayata şahit olduğumuz şu günlerde, tanımadığımız insanlar için kurduğumuz hayallerle onların hayatlarını tamamlayabileceğimizi fısıldıyor.

Parktaki Gergedanlar / Mehmet Atilla / Tudem Yayınları

Korkunç günlerden geçiyoruz. Çok güzel geçireceğimizi düşündüğümüz bir Cumartesi sabahı uyanıyoruz ve şehrin ortasında patlayan bir bomba ile ölen onca insanın haberini alıyoruz. Üstelik bizlerin de aralarında olmamızın çok olası olduğu ‘onca insan’... Ve o insanlar öylesine masum bir amaç peşinde ölmüş oluyorlar ki biz hâlâ nefes alıyor oluşumuzdan utanıyoruz. Son birkaç yılda bu hissi ne kadar çok yaşadık, değil mi? Aldığımız ölüm haberleriyle günlerimiz kararırken hayatını kaybeden insanların hikâyelerini öğrendiğimizde gölgelerimiz daha da koyulaşır oldu. Ölümün her şeyi nasıl da yarım bıraktığını gördüğümüzde aslında bize de ne kadar yakın olduğunu bir daha kanıksar olduk. Sonra o insanlar hayatlarına devam edebilselerdi acaba neler yaşarlardı diye onlar için hayal kurmaya başladık. Canımız en çok da o zaman acıdı.

Tanımadığımız insanların gerçekte nasıl yaşadıklarını ya da hayatlarını nasıl sürdüreceklerini tahmin etmeye çalışma oyunu çoğumuz için gündelik bir rutin olabilir. Ama ben bu sıralar sıkça, hayalleri yarım kalmış çok fazla insan için eğer yaşama fırsatları kalsaydı neler yapabilirlerdi diye düşündüğümüzü tahmin ediyorum. Bu konuyu açmamın sebebi, Mehmet Atilla’nın son kitabı Parktaki Gergedanlar. Gündemdeki meselelerin aksine aslında mutlu bir hikâye anlatan, hayalleri arkasına almış bir kitap Parktaki Gergedanlar. Sıradan bir günde parkta oynamaktan sıkılan Okan, Şenay ve Dilek sırasıyla, karşılarında oturan, adını sanını bilmedikleri yaşlı bir adam için birer isim ve meslek uydurmaya çalışıyorlar. Aynı anda, karşı banktan onları izleyen ve aslında adı Kemal olan o yaşlı adam da aynı şeyi onlar için yapıyor; bu üç çocuk için birer meslek uyduruyor ve büyüdüklerinde ne olacaklarını öngörmeye çalışıyor. Fakat Kemal’in oyunu, çocuklarınkine göre biraz daha ciddi. O adeta paralel evrene geçerek, çocukların geleceğinden bir kesitin içinde 
buluveriyor kendini.


Tüm serüven, Kemal’in tam da öngördüğü gibi bir mimar olan Okan’ın, avukat olan abisi Orhan’ı (bu da aslında Okan’ın Kemal için düşündüğü isim ve meslek) ziyaret etmesiyle başlıyor. Abisini ziyaret ettiğinde uzun süredir görüşmediği yeğeni Ezgi’yle kucaklaşan Okan, bu ziyaretin ikisi için de büyük bir deneyim sakladığını bilmiyor. Nitekim ertesi gün bir sürpriz yaparak Ezgi’yi okuldan almaya gittiğinde, enteresan bir dizi olayın sonunda ikili, kendilerini kaybolmuş bir kedinin sahibini aramak üzere hummalı bir çalışmanın ortasında buluyor. Bu küçük kedinin sahibini bulma çabası, Okan’ı hem çocukluk arkadaşı Dilek’le bir araya getiriyor hem de çocukların Kemal için tahayyül ettiği diğer iki karakterle buluşturuyor. Üstelik yeğeni Ezgi’yle daha çok yakınlaşmasına olanak sağlıyor. Bu esnada Kemal, Okan’ın ‘içindeki ses’ olarak ona çıkış yolları sunarken hayalle gerçeğin içe içe geçtiği bu hikâyenin adeta yönetmenine dönüşüyor.

Peki, gergedanlar bu hikâyenin neresinde? Hikâyenin Kemal’in hayal ettiği kısmından uzaklaşıp, parktaki gerçek akışına döndüğümüzde, ço-cukları derin bir hayal dünyasına dalıp gitmiş vaziyette gören anneler hayrete düşüyor. Şenay’ın annesi de bu vaziyet karşısında ünlü ressam Dürer’in gergedan gravürünü hatırlıyor ve çocuklara bu hikâyeyi anlatıyor. Gerçekten dünya tarihinde hayalle gerçeğin birbirine en çok yaklaştığı somut ürün olan Gergedan, böylece bizimkilerin hikâyesiyle de özdeşim yakalıyor. 

 Parktaki Gergedanlar, hayal kurmanın kıymeti ve sosyal ilişkiler üzerine başlayan, ilerledikçe ise iletişimin ve arkadaşlığın kıymetine dair anlamlı dersler veren bir kitap. Tam da bugünlerde, çocuklarımıza başkaları için hayal kurmanın, başkalarının hayallerine ortak olmanın değerini anlatmamız gerekirken...
İyi Kitap / Kasım 2015 http://www.iyikitap.net/post.php?id=1599

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder